Kayıp Masalların Peşinde
Kayıp Masallar ekibinin uzandığı yerlerden biri Mersin’in Aslanköy beldesiydi. Naile Aksay, ekibe en çok masal anlatan kişilerden biri oldu.
*Eylül 2009, Atlas Dergisi Kayıp Masallar Kitabı:
Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik. Masal ninelerini, dedelerini aradık, 10 bin kilometre yol aldık. Kimini Sultandağı’nın ardında, kimini Konya Ovası’nda bulduk. Onlar, yüzlerce yıldır süregelen Yörük kültürünün son tanıklarıydı.
Kayıp Masallar Projesi için ön araştırma yapmak üzere Kazdağları’nda Edremit Körfezi manzaralı bir Yörük köyünde misafirdik. Evin 10 yaşındaki oğlu adaşım Çağlar’a “Biz yakında tekrar geleceğiz. O zamana kadar ninelerinden masal bulur musun” dedim. Çağlar’ın cevabı şöyleydi: “Tamam Çağlar ağabey, ben internetten indiririm hemen…”Projenin ilk arazi çalışmasında karşılaştığımız bu durum, tıpkı masallar gibi birçok anlamı birden barındırıyor. Televizyon, bilgisayar gibi iletişim araçlarının masalların yerini almasıyla masallar hızla unutulmaya başladı. Bilinçaltımızı reklâmlar meşgul ederken çocuklar kendi toplumlarının masallarından mahrum kaldı. Belki de en önemlisi nine ve dedelerin torunlarıyla iletişimi koptu. Küçük Çağlar “nine” yerine interneti tercih etti…
Oysa masalın kendisi başlı başına bir sihirdir. Erken yaşlarda bilinçaltımıza geçmişten gelen birçok erdemin yerleşmesine vesile olur. Masallar hâlâ sırrına erilmemiş bilgelikleri, insanlığın, hayatın gizemlerini kendine özgü şifrelerle içinde bulundurur. Öyle ki bu şifreleri çözümlemeye ömrünü adamış birçok düşünürün çalışmaları masalların dünyasına ışık tutmuştur.
Elinize aldığınız bu kitapçık bir masal kitabı değil.
Masalların hâlâ yaşadığını fakat Toroslar’da nesli tükenmek üzere olan bir orkide kadar çaresiz kaldığını vurgulamak isteyen bir projenin ürünü. “Kayıp Masallar” ekibi olarak biz de masalın önemine dikkat çekmek, unutulmak üzere olan son masalları bulmak üzere bir proje hazırladık. Yörüklerin doğaya en yakın yaşayan topluluk olması, bizi ilk olarak onlara yönlendirdi. Bu masallar göçebe bir halkın, bu ülkenin toplumsal bilinçaltının belki de en önemli parçasının bütün dünya adına sakladığı sırları anlatıyor. Bu çalışma ile belki son masal ülkesinin, son masal halkının masalları toplandı…
Atlas dergisi ve Buğday Derneği ortaklığında, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Coca Cola-Türkiye’nin oluşturduğu “Hayata Artı” Gençlik Programı desteğinde yürüttüğümüz projede masalların yanı sıra sözlü kültürümüzün diğer öğelerini de kayıt altına almaya çalıştık. Bütün bu derleme, proje sonunda bu kitapçığa ve kısa filme dönüştü.
Atlas ve Buğday Derneği
Kısa filmin ismi ise “Köse”. Ulusal ve uluslararası film festivallerine gönderilen “Köse”, Stop-Motion (kukla canlandırma) tekniği ile çekildi.
Kayıp Masallar Projesi kapsamında ilk yolculuğumuzda Balıkesir, Ankara, Konya, Antalya ve Mersin civarında son 50-60 yılda yerleşik hayata geçen Yörükleri ziyaret ettik. Aradığımız masallar sohbetler sırasında ortaya çıktı. Masalların bir toplumun bilinçaltını yansıttığını söylemiştim. Fakat masalın kendisi de toplumun bilinçaltındaydı. Masallar, sadece 60 yaşın üstündeki insanların zihninde vardı. Onlar da yıllardır anlatmadıkları için unutmuştu. Masallar, Yörüklerin deyimiyle “deşeledikçe” birer birer su yüzüne çıktı. Gerçekten masalcı ninelerin varlığına şahit olduk. Bize eskiden masalcıların olduğundan, bu masalcıların köy köy gezerek masal anlattığından bahsettiler.
Yolculuğumuzun son kısmında hâlâ göçen Sarıkeçili Yörükleriyle beraberdik. Mersin’in Aydıncık ilçesinin etrafındaki tepelerde kışı geçiriyorlardı. Yolculuğumuzun en güzel kısmı da burasıydı. Çünkü hayal ettiğimizin ötesinde masal dedeleri ile çadırlarında tanıştık. Biri, Yörük çadırının içerisinde masalı adeta yaşayarak, çadırın içinde döne döne anlattı.
Masal bulmak gerçekten zordu. Bir ayda 10 bin kilometre yol aldık, 100’e yakın haneyi ziyaret ettik, onlarca masalı kayıt altına aldık. Sohbetler sayesinde geçtiğimiz yerlerde masalların tekrar saysanmaya (önemsenmeye) başladığını gördük. Biz gittikten sonra bize yeni masal buldukları konusunda haberler gelmeye başladı. Çünkü biz gittikten sonra köylerde bizim geldiğimiz duyuluyor, onlar da sohbetlerde birbirlerine masallar anlatıyormuş. Öte yandan geçtiğimiz yerlerde bizi bu konuda kaynak kişilere yönlendiren dernekler ve öğretmenlerin de motive olduklarını gördük. Özellikle bir öğretmenin ödev olarak “ninenizden, dedenizden dinlediğiniz bir masalı yazınız” demesi bile çocukta ve sorguladığı çevresinde önemli bir iz bırakıyor.
H. Çağlar İnce Kayıp Masallar Proje Koordinatörü
Teşekkür:
Proje Koordinatörü: H. Çağlar İnce. Proje ekibi: Kenan Özer (Yönetmen), Caner Kayar, Mine İzmirli, Hüseyin Kayış, Önder Cırık, Elif Kaya, Burcu Parmak, Evrim Tabur, Gözen İnce. Teşekkürlerimizle: Prof. Dr. Atilla Erden, Tahir Özgür (Mersin Sun TV Yayın Yönetmeni), Mehmet Miras (NTV Mersin Temsilcisi), Musa Akar (Mersin Üniversitesi, Felsefe Bölümü), Akşehir ve Yöresi Yörükleri Yardımlaşma, Dayanışma ve Kültür Derneği, Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği, Boynuinceliler Derneği, Antalya Yörükler Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Honamlı Yörükleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Doğa Derneği, Arslanköy Belediyesi (Mersin), Yağcıoğlu Köyü (Polatlı-Ankara), Örnekköy (Kadınhanı-Konya), Cankurtaran Köyü (Akşehir-Konya), Değirmenköy, (Akşehir-Konya), Kocabelen Köyü (Karaöz Beldesi-Antalya), Yüce Ailesi, Kayış Ailesi, Güler Ailesi, Cırık Ailesi, Özer Ailesi, İnce Ailesi, Sönmez Karakurt.