Kral Yolu / M.S. 2015
Yıllardır turizm için açılması beklenen Belek – Kundu yolu, Suudi Kralı Selman Bin Abdülaziz için açılınca yolun ismi, halk arasında “Kral Yolu” oldu. Aslında algılandığı üzere bu yol üzerinde bulunan antik ağaçlar, bu rotayı antik bir yola çeviriyor. Diğer taraftan bu yolla birlikte orada bulunan müthiş bir doğal alan görünür hale geldi.
Bu yolun doğu ve batısında binlerce yıldır akan iki nehir, güneyinde ise o nehirler sayesinde meydana gelen kumullarımız; bu kumulların üzerinde maki ile süslenmiş fıstık çamı ormanı bulunuyor. Kumullarda carettaları; nehirlerde Nil kaplumbağalarını ve yalıçapkınlarını; ormanda ve kumullarda endemik bitkileri ve kelebekleri görüyoruz. Hepsinin de nesli tehlike altında. Bu nedenle de ülkemiz Uluslararası Bern Sözleşmesi’ne taraf olarak bu alanı korumakla yükümlü. Bu durum bu alanın önemini korunması anlamında arttırmakla birlikte bambaşka bir turizm fikirlerini bizlere sunuyor.
Büyük ihtimalle bu alanda bu sahillerde yapılan standart turizm yapısının aynısı düşünülüyor. Rusya krizi olmadan turizm için yeni pazarlar aramadığımız gibi, uyguladığımız bir turizm çeşidi de doyma noktasına ulaşmadan farklı turizm çeşitleriyle de ilgilenmiyoruz. Belek’in iki yakasında da bulunan bu önemli doğal alanlarının Aspendos ve Side gibi bir potansiyeline sahip olduğunu görmek için fark etmek yeterli.
Burada bulunan Antik Ağaç efsaneleri, doğal yaşam, nehir turizmi birçok alternatif turizm fikrine yol açıyor. Ne kadar ilginçtir ki birçok medeniyetin doğduğu, inanılmaz bir coğrafyaya sahip ülkemizde turizmciler bu turizm alanına çok uzak duruyor. Her yıl dünyanın birçok yerini bu amaçla ziyaret eden bu turist kitlesi, gelir ve kültür seviyesi yüksek ve dünya turizminde her yıl büyüyen bir paya sahip. Aslında alternatif turizm arayışları yavaş yavaş başladı ve somut sonuçlar vermeye başladı. Bu sene Belek’te bulunan turizm tesislerinden bir tanesi “Uluslararası Kano Maratonu”na ev sahipliği yapması bunun güzel örnekleri arasında yer alıyor.
Bir alandaki doğal zenginliklerin sürdürülebilir bir turizm çatısı altında planlamak, yeni bir marka yaratmak hem turizmin geneli hem şehir için önemli bir marka oluşmasını sağlar. Olmayan doğaları ile bu işi çok iyi yapan ülkelerdeki ve ülkemizde bu konu ile ilgili uluslararası düzeyde çalışma yapan uzmanlardan bu konuda destek alınabilir. Kuş gözlemcileri, kelebek ve bitki gözlemcileri, bisikletçiler, trekking grupları ve kanocular gibi özel ilgi gruplarıyla ile farklı aktivitelerin ve festivallerin düzenlenebileceği; aynı zamanda butik ekoturizmcilerin çekilebileceği bir alan planlanabilir.
Bulunduğumuz bölgenin değerlerini keşfedecek, dünya turizmindeki yerini gerçek yerini ve değerini belirleyecek, bölgenin turizm planlanmasını, taşıma kapasitesini görebilecek “vizyona” ihtiyacımız var. Ülkemiz’de Tahsis dışında ilgi gösterilmeyen turizm anlayışında, bu vizyonu oluşturmak turizm yatırımcılarına ve profesyonel turizm çalışanlarına düşüyor.